MARKA DEĞERLEME

MARKALARINIZ DEĞERLİDİR
 
Marka, bir satıcının servis ya da ürününü, isim, terim, dizayn, sembol ya da diğer ayırt edici özellikleriyle rakiplerinden farklı olarak sunmasıdır. 
 
Tescil edilmiş bir marka,
 
• Sahibine, markayı tek başına kullanma hakkı ve izinsiz kullanılmasını önleme yetkisi verir.
• Marka sahibi, tescil kapsamına giren aynı veya benzer mal veya hizmetlerle ilgili olarak karıştırılma ihtimali olan, tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin izinsiz kullanımını önleme hakkına sahiptir.
• Tescilli bir marka başkasına devredilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin verilebilir veya teminat olarak gösterilebilir.
• Tescilli olmayan markalar, markaların tescili ve korunması hakkındaki yasalarla getirilen haklardan ve korumadan yararlanamazlar.
 
Marka değerlemesi neden önemlidir? 
 
• Şirketin gerçek değerinin bilinmesi için elzemdir. 
• Ortaklık kurma, yatırımcı bulma ve her türlü finansal desteklere ulaşma gibi hedefler için çok önemli destek sağlarlar. 
• Bu varlıkların değerini bilen şirketler krizlere karşı daha dirençli olur. 
• Rekabet yönetiminde rehberdir.
• Doğru fiyatlama için ölçüt sağlar.
• İşletmelerin doğru yönetilip yönetilmediğinin anlaşılabilmesi için önemli bir ölçüttür.
 
Markaların değerletilmesi şirketlere bazı finansal avantajlar yaratır:
 
• Markanız 6750 sayılı Ticari İşletmelerde Taşınır Rehni Kanunu’na göre kredi kefaleti gösterilerek kredi alınabilmektedir.
• Muhasebe standartlarına göre markanın gerçeğe uygun değerinin bilançonun aktifine kaydedilmesi mümkündür. Ayrıca Vergi Usul Kanunu uyarınca bilançonun dip notlarda açıklama olarak yer alabilmektedir. Unutmayın güçlü bilanço kredibilitesi yüksek şirket demektir.
• Markalar TTK’ ya göre şirketinize ayni sermaye olarak konulabilmektedir.
• Markanızın değeri TTK  376/3 e göre oluşabilecek borca batıklık durumundan ve teknik iflastan şirketinizi kurtarabilmektedir.
 
Markalarını değerleten şirket;
 
• Bilançosunu gerçeğe uygun değerden raporlar. 
• Hisselerinizin değeri gerçeğe uygun belirlenir.
• Finansmanı gerçeğe uygun değerlenmiş varlıklarla sağlar. 
• Şirket değeri gerçeğe uygun hesaplar.
• Finansman bulur.
 
Uzmanlarımız markaları uluslararası kabul edilmiş üç ayrı yöntem çerçevesinde değerler. Bunlar, piyasa, maliyet ve gelir temellidir. Her yöntem kendi içinde oldukça derinliklidir ve uygulamaları farklılaşabilir. En yaygını gelir temelli olanıdır. Gelirden anlaşılması gereken, ilgili unsurun gelecekte kazandıracağı parasal avantajların bu güne indirgenen tutarıdır. Gelir unsurları içinde en çok kullanılanı ise telif hakkıdır. Telif hakkı, markanın kiralanarak kullandırıldığı taktirde talep edilecek bedel olarak tanımlanır. Telif hakkı gelirini esas alan bu yöntemin genel adı "telif hakkından kurtulma" olarak adlandırılır.
 
GELİR YAKLAŞIMI
 
Entelektüel sermaye unsurunun değerlemesi yöntemlerinden gelir yaklaşımı içinde yer alanları, iskonto edilmiş nakit akımlarına benzer bir teknik kullanır. İskonto edilmiş nakit akımlarının hesaplanmasıyla ortaya çıkan parasal değer varlığa atfedilir.
 
Çoğu maddi olmayan varlık benzersizdir. Bu karakter, varlıklar arası karşılaştırılabilirliği zorlaştırırken iskonto oranlarının güvenilir piyasa verilerini elde edilmesini de zorlaştırır. Uygulamada iskonto oranı olarak, işletmenin geneli için geçerli ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin (AOSM - WACC) kullanılması yaygındır. AOSM’nin kullanım gerekçesi, maddi olmayan varlığın işletmenin ana varlığı olduğu varsayımına dayanır. Ancak her durumda ana varlık olmayabilir, ayrıca değerlenen maddi olmayan varlık, diğer varlık ve yükümlülüklerden ayrı bir risk profiline sahip olabilir. Bu durumda alternatif bir iskonto oranının uygulanması gereklidir.
 
Marka veya diğer algı, veri ve bilgi varlıklarının değerlemesinde gelir yaklaşımını kullanırken dikkat edilmesi gerekli bazı hususlar vardır. Uygun bir iskonto oranı, ekonomik ömür, yıpranma payı gibi unsurlar oldukça önemlidir. Varlığa ilişkin fiziksel, işlevsel, teknolojik, ekonomik ve yasal pek çok konu değerlemeyle ilişkilidir. Bunlar birbirlerini destekleyebileceği gibi çatışmaları da söz konusu olabilir. Ama her halükarda birlikte analiz edilmelidir. Değerleme yapacak uzman, varlık kaynaklı gelirin büyüme beklentisi, sektör bilgisi, piyasa tahminleri, şirketin iş planı ve finansal durumu, çeşitli uzman raporları gibi bilgilerden yararlanır.
 
PİYASA YAKLAŞIMI
 
Marka veya diğer gayri maddi varlık değerlemesinde piyasa yaklaşımı, aynı veya benzer varlıkların piyasa fiyat bilgilerinin karşılaştırmalı gösterge olarak kullanılmasına dayalıdır. 
 
Piyasa tabanlı yaklaşımlar hem güvenilirdir hem de objektiftir. Eğer emsal bilgisi mevcutsa varlığın değerini en yansıtan şey piyasa piyasa fiyatıdır. Ancak marka gibi varlıkların satışıyla ilgili işlemler genellikle sınırlıdır. Diğer bir sorun, bu varlıklar arasında özellik farklarının bulunmasıdır. Bu iki sorun varsa kıyaslamak zorlaşır ve değerleme uzmanının birtakım ayarlamalar yapması gerekir. Buna ek olarak, değer, varlığı kimin kullandığına ve nasıl kullanıldığına da bağlıdır. Sonuçta bunları dikkate alan bir analiz yapılması gereklidir. 
 
Piyasa yaklaşımının metotları sadece oluşmuş fiyat üzerinden yürümez, örneğin, gelire dayalı yaklaşımlar altında tartışılan “telif haklarından kurtulma” ve “kalan değer" gibi yöntemler bazı yazarlara göre piyasa yaklaşımı içindedir. Çünkü bu yöntemlerde kullanılan telif hakkı oranı, ek karlılık oranı gibi bilgilerin emsallerine ihtiyaç vardır.
 
MALİYET YAKLAŞIMI
 
Marka değerlemesine uygulanabilecek iki ana maliyete dayalı metodoloji vardır: Tarihi maliyet ve yerine koyma maliyeti. Her iki yaklaşım da varlığın geliştirilmesinde ortaya çıkan maliyetleri toplamayı amaçlamaktadır. 
 
Tarihi maliyet, varlığı oluştururken oluşan gerçek maliyeti ölçerken, yerine koyma maliyeti varlığın yerine eşdeğer bir varlık oluşturmanın tahmini maliyetini ölçer. Tarihsel maliyete dayalı yaklaşımlar nesnellik, tutarlılık ve güvenilirlik kriterlerini karşılayabilir, ancak kullanımlarının temel bir dezavantajı vardır. Bir varlığa yapılan harcama ile sonraki değeri arasında mutlak bir korelasyon yoktur. 
 
Örneğin, büyük maliyetle geliştirilen markalı bir ilaç, beklenmedik bir şekilde düzenleyici onay alamadığı için asla pazara ulaşamayabilir. Benzer şekilde, bir markanın başarısı, onu geliştirirken katlanılan maliyetleri yansıtmayabilir. Ayrıca, markanın değerini koruyan harcamalar arasında ayrım yapmak, geliştirmekle ilgili harcamaları izole etmek gibi tarihi maliyete dayalı yaklaşımların uygulanmasında pratik zorluklar vardır.
 
Belirli bir harcama düzeyiyle, değerlenen markayı yeniden oluşturmanın mümkün olduğu nispeten kesinlik içinde (veya en azından yüksek olasılıkla) kestirildiğinde, yerine koyma maliyeti değer ve maliyet arasındaki bağlantının belirsizliği sorununun üstesinden gelebilir.

Referanslar